üstü kat kat yorgan takvimde temmuz

susturabiliyor artık her bülbülü bakışın

dedektörle sözleşmiş serpildiğin mahmuz

bugün de yeşile çalıyor gibi kumaşın


ağaç kovukları, mağaralar ve tuğlalar

beni sakınan bir elmaya burun kıvırışındı

çiğnesem sözlerimi ve bugün yağsa yağmurlar

aklın yolu beş dedi nazar boncukları


öleceği varmış hırkamın da su gibi aziz

gözyaşında tesadüfi bir plankton

leylaklara bakmak nedense caiz

bugün de ağarmış, saçlarımda enflasyon


beni de üzüyor kilit taşının inadı

asfaltım ben diyor yatırıp geldim kızımı

gideceği yoktu yazın kuşlar çekse nazımı

bıyık yok tesbih yok bugün sahi bayram mı?


nasip kısmet dedi tabip kirazlarıma

verirsen sana denizler alacağım

bize ayaz vurdu, dolu yağdı susayınca

önümüzdeki baharlara kanacağım


bir arının ömründe görmediği çiçek

ah çeken çayırlara doğrulmuş tüfek

uykusu varsa dağın kıvrılsın parmağıma

lale cephesinde bükülmeden son bilek