Sanmakla başlıyor dediler

Sananlarla saydım kendimi

ne Yusuflar geçti

ne de Yakupların gözyaşları dindi

Aktıkça ceketimin iç cebine

Damlalar halinde kayboluyor şimdi 


Astarı desen, çaputtan ibaret olduğunu biliyorsun değil mi?


Bulmakla başlıyor dediler

Bulanlardan saydım kendimi

İçimdeki atı bilirsin

Hiç terk etmedi kederini


Terk etseydi dörtnala

Vapuruna binip 

Yusuf'uyla olurdu şimdi

Vapurun bacasına nal dikerdi

Yelesi iplik


Tüm hayali onu düşlemek mi 

Düşleyenlerden sandım kendimi

Kurguladığım külfeti 

Bir tüfek gibi omzuma yerleştirip

Bacadaki nal baba gibi geri tepti


Dörtnala koşan atım 

Aşina olan, intikali yerinde sayan

Beyhudelerden avlanan kızıl beygir

Orak ayında yananlara koyun beni 

Nadasta biten güllere değil


Sonra ölene değin sanmakla geçiyor dediler

Sonra atları ararken eriyorum

Vazgeçmenin yeni tanrısıyım ben

İğneyi bulmak için samanlığı ateşe veriyorum