hastane kayıtlarına geçirmeden adımı

vebalini kendim ödeyeceğim

uzun soluklu susuşlar

ve endamını hiç bilmediğim

kara koyu yalnızlıklar diliyorum Tanrı'dan

bir "ah" ile kayıp vadideki altın arayıcıların

meraklı yorgun ve çokça bıkkın yüzlerine yapışıyorum

ruhların soluklandığı gece yarılarında

uykusu kaçmış dostlar ediniyorum kendime

gecenin matemine tahammülsüz

kendine yazık

tek ihtimalli bir soruydum halbuki ben.


olan biten şeyler ikileminde

tevazu gösterip sustuğum

acılar kaçardı ağzımı açtığımda

hep bu son diye kandırdılar beni

inanırmısın hep kan(a)dım

hep yanıldım


şimdi nereye sürelim atlarımızı?

söyle bilelim

gecenin ızdırabını

göğüs kafesine hapseden sessizlik

soğuk mermerlerden geçen

çıplak ayaklarımız gibi

asil bir tebessümle uğurla sen bizleri

ellerimi tutma

yüzüme bakma

artık bu kent

biraz dul biraz mutsuz

yalnız bir kadındır gözlerimizde.

...


/


sen kahve kokusunu severdin sevgili

bense kahve kokusunun

sana bulaştığı sabahları.