Veda ediyorum,

sahip çıkamadığım aşklarıma

Tutarsızlıklarıma

Sustuklarıma

Kırılıyorum her gün yeniden bin parçaya

savruluyor küllerim,

bedenim bir tüy gibi ince.


bu hayatın vaatlerine kadar

hepsine kanmıştım,

bir insan silüetinde.


Başaramıyor parmak uçlarım,

bu sefer her zamankinden daha kırılgan

fakat daha şüphesiz

anladım

çabalayamam daha da

ama affetmiyorum hiçbir yalnızlığı.


hep suskun küserdim

şimdi hepsinden vazgeçtim

ve savunmasız bırakılmış bu fay hatlarının hayatımı derinden etkileyişi

her şeyi es geçtim

kül yutmam daha

ama sızlıyor arada derinden ruhum

bedenim titrediğinde

sesim kesildiğinde

gözyaşım durduğunda

içim kanasa da dünyaya karşın artık

battım diplerden seslendim

uyandım artık

rüyalarımın sancılarını taşırken


Bedenimde görüyorum yorgunluğu

soluksuz kusarken mesela

en ufak kırgınlıkta kaşlarım çatılırken

dikkatlice izlerken insan vücudunu, yetersizliklerin içime işleyişi ruhen.


Karanlığı kınamak gibi

aslında çaresi yokken buna

Geçmişi ilk defa sade kahve içer gibi anımsamak

İlk sigara gibi avutmak

Güneşe küserken sabahı selamlamak gibi


Aynı hatayla yüzlerce kez yüzleşmek

ve kaçamadım hiç bir hatıradan,

hüznü boğmadım ama

ben de nefes alamadım hiç.