dur bir dakika, bir şey söylemem gerek,
ben o gün ülkemden gitmek istedim.
ama sorunumun istanbul ile olmaması gerek.
12’den vurulmamın hikayesini bildin,
sakıncalı bir düşünce olması gerek.

sar beni uzay kızı,
biraz sen hastası.
bir kere daha o sızı,
galiba hâlâ aynı hıncı.

nasıl yaşanır o acıyla,
ha mezar taşları sanılan kayalar?
nasıl kapanır o adımla,
ha dilini bilmediğim alfabeli binalar?

kötüydüm galiba,
atlattım sandılar.
aklıma geliyor her anıyla,
geçti gitti, unuttular.

dediler anlatırsın torunlarına,
o çarpış anını hisseder mi ki onlar?
can yeleği yetersiz kayıklarla,
karanlığı algılayabilir mi ki onlar?

seni acımasız uyurgezer,
keşke iyi ki diyebilseydim
26 ay öncesi gözleriyle kükrer,
keşke peki diyebilseydim.

kör zihinlerinizle, çürüyüp donacaktınız.
hissizdiniz siz, yürümeye dayanıksızdınız.
el ele veremeyecek kadar vicdansızdınız.
çocuk çığlıklarına ise bir hayli sağırdınız.

sorgulayanlara vatan haini deyip geçerdiniz,
ama günahları içinize hep kendiniz çektiniz.

bunu bilin, kimse yapmazsa ben yapacağım.
yalvarırken pişmanlıklarınızla,
o kırık duvarın önündeki o pencereden ben bakacağım.