Fotoğrafın bende hissettirdiklerini yazmayı seviyorum. Diyorsunuzdur tabela, yol, geç; işte bu kadar. Geçemem, geçemiyorum. Rahatlama biçimleri vardır, kimi sözle kimisi şarkıyla. Ben de yazarak rahatlayanlardanım. Allah bizleri bu günlerimizden geri koymasın. İnsan hislerle var olur dostlarım. Ve en güzeli de hissedileni bir başkasına hissettirmek ve o kişide iz bırakmak. İz dediğim faydalı ve yararlı hizmetler ile. Yeni bir dünya katmak, yeni ufuklar açmak gibi.


Hissettirmek dedim, derinlemesine konuşalım bu mevzuyu. Çok canım sıkılıyor, çokça düşünüyorum. Tabela bende trafik kuralından çok dahasını düşündürdü. Okun yönünü, insanın hareketlerine çevirdim. "En uzun yoldur, insanın içi" diyor şair. Bu hayat yolunda çekilen zahmet ve sıkıntılar, yaşanılan olayları görünce. Umudumu ve ümidimi altın kafeste bir o yana bir bu yana sarsa sarsa korumaya çalışıyorum. Kulaklığımı takıp, cam kenarına kafamı yaslayıp ayakta duran yaşlıyı görmemezlikten gelmiyorum misal, ama akşam haberlerinde kadına şiddet, kadın cinayetlerini okurken yönümü çevirebiliyorum. Yahut engelli bir kıza taciz haberlerini okuyunca, insanlığımdan utanıp ağzıma geleni saydırabiliyorum. Siftah dahi yapamadan dükkanı kapatan esnafa ağlayabiliyorum. Ziyaretine gittiğimiz evde üç gün tüpü bitip de sesi çıkmayan aile beni gecelerce uyutmayabiliyor. Yetim kızın ketçap isteğini yerine getirdiğimde onun mutluluğu günlerce beni heyecanlandırabiliyor. Mutlu olmak ve etmek bu kadar kolay iken bunca yaşanan olumsuz şeyler de neden?

Gelin tüm insanlığın emrine sunulmuş bu kâinatı kendi çıkarlarımız için kullanmaktan vazgeçelim. Milyonlarca insanın açlıkla ve susuzlukla boğuştuğu bir dünyada, milyonlarca insanın doyabileceği gıdaları çöpe atmayalım. Savaşlarda patlatılan bombaları, onlara harcanan parayı insanların geleceğine harcayalım. Yaşadığımız dünyada gözyaşı döken anne, yetim kalan çocuk, babasız büyüyen evlat olmasın. Allah'ın yarattığı bu güzel kâinatı insanların huzur ve mutluluğu için adil bir şekilde paylaşalım. Kardeşçe yaşayalım. Olumsuzluklara "DUR!" diyelim...


Vesselam...