Salon bir anda karanlığa bürünüyor. Odanın ortasında duran uzun ahşap masa aydınlanıyor ve sandalyeye oturuyorum. Daha doğrusu bağlanıyorum. Ellerim ve ayaklarım siyah halatlarla sandalyeye bağlı. Her tarafa derin bir sessizlik hakim. Başımı çevirip herhangi bir hareket yakalamaya odaklanmış gözlerimi karanlıkta gezdiriyorum. O sırada giderek yaklaşan adım sesleri önümde duruyor. Yüzünü göremiyorum. Elindeki bıçağı parmaklarının arasında gezdiriyor. Gözümü bıçağın parlayan metalinden alamıyorum. Sağ eliyle ensemi kavrayıp başımı kaldırıyor. Yüz yüze bakıyoruz. Gözlerinin yerinde karanlık bir boşluk var.

Kulağıma fısıldıyor; "Hazır mısın?" önceden hazırladığım yanıtı veriyorum,

"Hazır olmam önemli değil, bunu hak ettim." Nedense gülümsediğini düşünüyorum. Bıçağı diğer eline alıp boğazıma dayıyor. "Hayır" diye inliyorum, inip kalkan soluk borumda bıçağın keskinliğini hissederken,

"Bu kadarı fazla. Ölmeyi hak etmiyorum."

"Neden?" diye soruyor buz gibi sesiyle;

"10 emri çiğnedin, en büyük günahı işledin"

"Evet. ama... Ama pişmanım"

"Pişmanlığın pek bir şey ifade etmiyor. Genç bir kızın hayatını mahvettin"

"Ama ölmedi! ölmedi ki!" bir iki adım geriliyor. Derin bir nefes alıyorum.

"O zaman" diyor, yeniden bana yaklaşırken "kefaretini nasıl ödeyeceksin?" bıçağı kulağıma getirip iyice bastırıyor.

"Hayır... Hayır, kulağım olmaz!"

Bu kez karşımdaki sandalyeye geçip oturuyor. Cebinden fotoğraflar çıkarıp önüme koyuyor. Birden ağlamaya başlıyorum. Onun fotoğrafları. Hastanede çekilmiş. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ederken fotoğrafları cebine koyup farklı bir bıçak çıkarıyor. Alnımdan akan terler gözyaşlarıma karışıyor. Sağ elimi çözüp masanın üstüne uzatıyor. Ben hıçkırıklarımı dindirmeye çalışırken "Anlaştık mı?" diye soruyor buz gibi sesiyle ve başımı sallıyorum. Kalın, kısa bıçağını baş parmağımın üzerine bastırdıktan sonra havaya kaldırıp tüm gücüyle indiriyor. Sandalyeyle beraber yere düşerken baş parmağımın elimden ayrılışını ve akan kanımın sıcaklığını hissediyorum. Yere düşmemle bağlı olduğum halatlar yok oluyor. Işıklar açılıyor ama onu göremiyorum. Kesik parmağımdan fışkıran kanlar her yere sıçrarken korku dolu bakışlarla içeriye dalan insanları görüyorum. Babam parmağımı sarmaya çalışırken, kanı gören annem yere yığılıyor...



-SON-