Neymiş? Odamı toplamalıymışım artık. Bastıkları her yerde ayaklarına düş kırıklıklarım batıyormuş. Düş israfı yapıyormuşum, odamın her yerinde düş yığınları varmış. Hatta dayanamayıp birkaç tanesini toplayıp atmış annem, çok saçmalarmış çünkü. Oysa en sevdiğim düşlerimdendi onlar benim. Kurduğum düşler çok ütopikmiş, gerçekleşmesi imkansızmış. Bu yüzden sürekli kırılıyorlarmış. Bırakmalıymışım bu işi. Odam yakında koca bir çöplükten farksız olacakmış. Şimdiyse çöplüğe epey yakınmış. Kuruyorum işte sürekli, koleksiyon yapıyorum ben. Güzel düşlerimi biriktirmeyi seviyorum.


Şu sıralar yeni bir düş üzerine çalışıyorum. Kulağı kesik bir ressamın sancılarını resmeden bir başka ressam düşlüyorum. Henüz tamamlayamadım. Bitince elbette odamdaki en güzel yerlerden birini alacak o da. Daha doğrusu sakladıklarımın yanına yerleştireceğim onu. Kulağı kesik ressamı herkes biliyor da yaptığı zaman yolculuğunu kimse bilmiyor çünkü. 'Yıldızlı Gece'nin göğünde bir zaman makinesi olduğundan kimsenin haberi yok. Yahu ben uydurmuyorum bunları bir dizide izledim. Evet işte bu yüzden kızıyorlarmış bana izlediğim her şeye inanıyormuşum bir de. O zaman makinesi gerçek değilmiş, içi dışından büyük kulübe mi olurmuş, fizik yasalarına aykırıymış, metafizik hayal ürünüymüş. Asla beni almaya gelmeyecekmiş o kulübedeki adam. Doyasıya gezemeyecekmişiz evreni ve tarihi. Olsun. Ben yine de düşleyeceğim. Dizideki bekleyen kız da düşlemişti.