Var, git çocuk özlemlerdeki düşler ülkesine
Heybene sakladığın anı kırıntılarıyla avun bir müddet
Kalan ömrünü geçmişin sıcaklığıyla tüket
Dikene inat, bağlılığın sürsün güle
Sonra çocuk gözlerinde filizlensin umut
Zulmetten sıyrılıp aydınlık yarınlar düşle
Bil ki bu savaşlar büyütecek seni
Hayatta kalma savaşı, ekmek savaşı, sevda savaşı
Her acı, her ayrılık pamuktan yüreğine dokunacak belki
Sönmeyecek sevdalar peşinde koşmalısın sen
Hiçbir özlem seni soluksuz bırakmamalı
Anılar, altından kalbinde yaralar açacak kimi zaman
Buruk bakışlarında kurşuna dizilecek kuşlar
Kalmayacak sığınacak bir yer, bir liman
Tükenmişliğin ıssız sularında boğulmayacaksın
Daha yaşanacak onca güzel gün var.
Bırak çocukluğun has bahçe içinde kalsın
Bırak çelik çomak oynadığın günler
Ya da sefaletin izlerini taşıyan öğünler
Çığlıkların, heveslerin, kendini gizlediğin düğünler
Hepsi ama hepsi ruhundaki bu matemi alsın
Sen, acıların gözyaşıyla harmanlandığı çağdansın
Sen, karanlığın içinden çıkıp aydınlığa kucak açansın
Terk etmeyecek seni bu geçmiş sevdan
Ayazlı akşamlarda Allah’a açılan çatlamış ellerin
Sayfa aralarında kuruttuğun o taze güllerin
Ve rüzgâra savurduğun sevda küllerin, çok uzaklarda artık
Kalk, şimdi ufuklarda küllenen güneşe bak
Maviliklerde dinlenen duman renkli bulutlara inat
Kendini çocukluğun ıssız derinliklerine at