Eski evim yandı.
Sabırdan bir adamın el izleri silindikçe
Kora döndü, küçük kızımın kalbi.
Tütün kokulu gömleğinin sol cebindeki korku kavradı elimi, kolumu,
Oturduğu köşeyle kayboldu gözümdeki resmi.
Dokunduğu sayfalar sararırken
Resimlerdeki tebessümünü,
Ateşten makaslar kırptı.
Dokuma kumaşların bahtına sindi,
Kör kara dumandan bir parfüm.
Evvel zaman duvarlarına süzüldü acı.
O kara perdeli evde saklandı
Beyaz, gür saçlı bir gölge
Gezinip durdu ağaç sepetteki vefanın etrafında
Kalbinin odacıklarını mesken tuttu kendine
Bu dar duvarlara kaç çetele çizilir?
İşte tam o kadar işledi,
Mürekkebi bitmiş ümidi.
Kaç oda sığar, göğe saçılmış bir kalbe?
Öylesine tiz,
Öylesine ciğer paresi,
Odalarında kirmen gibi dönen sesler
İnanın çok uzağa değil
Sığınmak isterdim
O kabul olmuş duadan odacıklara
Yetişmek isterdim merdivenlerine.
Kireç tozlarına karışmadan daha,
Hakkım doluverdi avuçlarımda
Montumun iç cebindeki delikten düştüm içine
Astarı naylon hayatımın
Elma dersem yaklaş deyip çağırıyorum kendimi
İnanın düşlerimde yaşam varmış,
Hem de su gibi, ekmek gibi
Bense tedirginim
İyimser değil düşlerimi bulan mucitler
Köstekli bir tarafımda atıyormuş kalbim
Bıraksalar yere çakılacak bir saat gibi
Sitare
2022-04-15T01:00:04+03:00Çok teşekkür ederim:)
Jean Valjean
2022-04-14T23:10:56+03:00Sevdim bu şiiri. Ellerinize sağlık.