yinedir gece döşeğimden fırladım.

ömürlük demir işçisi gibiydim.

kor üstünde tenim, ateştendi nefesim.

zira ben asılsız sanılara bürünmüş,

antik kentin baş müderrisi.

 

lahitler ikiz ölümlere gebeydi.

eller kanlı arp tellerine teslim.

göğün rengi asi subayların timsali,

yer kıtada enikonu sarmal düzensizlik,

vardiya suları yetmiş seneye mukabil.

 

kıyıda sahici yanılsamalarıyla bir emekçiyim.

dalga boyu iskeleye varmakta.

nar kızılı saçlarıyla şehvetten bir kadın,

pençeleriyle elmas putlar doğurmakta.

 

besbelli hükümsüz suçlar işlemişim.

refah isteğim felaketle teşekkül etmiş.

hekimler ölümle gelene dek iyiydi

düşümden her sahne kabuslara meyilliydi.

esaretim, paçavra düzgülerden.

ne tanrı bana ne ben isa’ya kefilim.

 

zifiri kaç fersah bilinmez fabrika bacaları,

proletaryayı dizlerinden çivilemiş.

ah! bir de leydiler yağmur yoğurmakta.

dimağım atlastan daha sallantıvari,

gerçeklik, kuşkulu elleriyle yaka paça.

 

gıcır gıcır pencereler yarımşardan açık.

karanlıkta kumrular öpüşürken

gazeteler saparken sorgusuz ekseninden,

yinedir gece döşeğimden fırladım,

her zamanki düşümün ortasındaymışım.