bir at gördüm, kemikleri sayılıyordu

böyle zayıf bir atı yine de koşturmak,

bile bile kırbaçlamak;

insana başka bir haz mı veriyordur?

bu gece bunu düşüneceğim.


bir ayağı yaralı o güvercinin, sana haber getiremez,

senin pencerene konamaz ve veremez güzel umutlar.

bir güvercin bile niye sakat bu ülkede?

bu gece bunu düşüneceğim.


bir gözü kör kedi,

yemek verdim, su verdim.

kendime veremediğim şefkati verdim.

bu kedi nasıl kör kalmıştır?

bu gece bunu düşüneceğim.


bir de beni koyup gitmişsin,

soğuk, içine çökmüş bir yatakta.

uzun bir yolculuğa çıkmışsın,

sen o pencere kenarı kadar güzelsin

ama şimdi bunu düşünmeyeceğim.


ben terk edilirken bile nasıl böyle sakin kaldım?

sen geri dönmeyeceğini bile bile,

geldiğinde her şeyin güzel olacağına beni neden inandırdın?

hayır, bunu da düşünmeyeceğim.




“aşk böyle bir şey mi?” diyor annem.

sırf ondan gencim diye,

daha güzellerine layığım sanıyor.

bilmiyorum diyorum, ben hep terk edildim.

hep üzdüler anneciğim, bir kere güzel sevilmedim.

sen yine de bunları düşünme.