beni en çok hayatın sırrını anlamaya çalıştığımda yaşadığım hayal kırıklığı zorluyor. bazen kendimden uzaklaşıp şöyle bir bakasım geliyor dünyaya. acaba dışarıdan acılarım, sakladıklarım gözüküyor mu çok merak ediyorum. 'beni zorlayan söylemler' diye çok kez şiir yazdım ama bu söylemler sahiden çok zorluyor. kendimi iyi olduğuma inandırdığımda içimde gizlenmiş bir kibir beni ele veriyor sanki. ben iyi biri değilim, hiçbir zaman olmadım da. insan ancak kalabalık yerde kendiyle kalabiliyorsa insandır. bunun aksini düşündüğümde ben, ben olmaktan çıkıyorum sanırım. aylar geçiyor, bilmem kaç gün oldu kendimi soyutladığımda... soğuk daima beni sarıyor, hava ne kadar sıcak olursa olsun. kendi içimdeki soğukluk beni bitiriyor. düşüncelerim karmakarışık. bazen kendimden nefret ediyorum, kalbime söz geçiremediğim için. ertesi gün yine kendimi ayağa kaldırıyorum. tabii bu kesin, kendimden sıkıldığım oluyor. öyle ki, düşünmekten uyuyamıyorum geceleri. ne düşündüğümü bilmiyorum aslında. bazen bir şairi yahut şiirini. bazen de geçmişi düşünüp pişmanlıklar üzerine konuşuyorum. bazen de uyuyamayıp gece boyunca oturuyorum. ne bileyim, şu hayatta kendimi avutacağım bir şey kaldı mı bilmiyorum. bazen insanları yanlış anladığımı ya da onların beni yanlış anladığını veya yanlış anlattığımı düşünüyorum. düşünmekten başka bir çıkış yolu da bulamıyorum. yani hayat işte. dert dünyası denebilir. yine de kendimi kurtarmak için elimden geleni yapıyorum. uzaklardan bir ses duyuyorum, gerçekten kızıla boyanmış her yer. o gün yakın. çok yakın.