İnsanın hiçbir yere ait olamadığı ve var olduğu yerlere sığamadığı zamanlar vardır. Hem zamanın deli gibi hızlı geçmesini isteriz hani hem de hiç geçmemesini. Çünkü zamanın bizden taraf olmadığını, geçip gideceğini biliriz, bir yandan da hiçbir şey bilemeyiz ya hani. Oturduğumuz yerde duvarlar üstümüze üstümüze gelir, bizi boğacakmış gibi hissettirir, bu öyle bir histir ki gerçekten boğulsak daha iyi olabileceğini bile düşünürüz.

Kaybetmekten deli gibi korktuğumuz şeyler vardır bu hayatta, kaybedersek yaşayamayacağımızı düşündüğümüz bazı şeyler, o kadar çok korkarız ki, bir yerde artık bu korku yüzünden o şeyleri kaybederiz, kaybetme korkumuz tüm evrene yaymış korkumuzu, bizimle dalga geçiyor da sahip olduklarımızı yüksek kahkahaları eşliğinde elimizden almaya geliyormuş gibi hissetmeye başlarız.

Bu noktada artık kendimizi suçlayabiliriz, o kötü düşünceler bizden çıkmıştır ve sonunda düşündüğümüz her şey başımıza dert olmuştur. Dünya neden böyle bir yer? Oysa ki güzel şeyler de düşünüyor ve istiyoruz fakat hepsi altın tepside sunulmuyor önümüze ama tüm bu kötülükleri hayat en kötü yüzüyle, kanlı elleriyle altın bir tepside sunuyor bizlere.

Düşünmekten deli gibi olacağını hisseder ya insan bazen, o noktada tam olarak ne yapmalı? Düşündükçe ya daha kötü şeyler aklıma gelir de onlar da başıma gelirse diye düşünmeyi engellemeye çalışır ama susturmaya çalıştıkça daha fazla düşünce belirir kafasında, nasıl kurtulur insan tüm bu seslerden? Ne zaman son bulur bunlar?

Sesler, sesler, sesler...

Hangisini dinleyip hangisini dinlemeyeceğimize bile karar veremeyiz de hepsini kulak arkası etmek isteriz, elimizde olmasına rağmen neden yapamayız bunu?

Karanlık bir el dolaşmaya başlar sonra vücudumuzda, beynimizdekiler yetmezmiş gibi bir de onu hissederiz boğazımızda, sıkar, sıkar ve nefes alamayacakmışız gibi hissettirmeye başlar, sonra genzimiz yanar hani, durduk yere gözlere hücum eden gözyaşları...

Sahiden gözyaşları nereden gelir? Hiç mi bitmez? Hiç mi son bulmaz tüm bu dertler, acılar, hüzünler?

Bitsin artık dediğinizi duyar gibiyim, bence de bitsin artık, dayanılmaz olan her acı, boğazımızda düğüm olan her hüzün, gözümüzden akan tüm yaşlar, doyasıya gülerek yaşayamadığımız her gün ve daha nicesi bitsin artık.

Belirsizlikler de bitsin, evrende olup olabilecek her güzel şeyi bilelim ama kötülükler uzak dursun artık, içimizde dönüp duran, hani o karnımızı ağrıtacak cinsten olan endişeler, kıvranışlar, hepsi son bulsun. Sevdiğimiz her şey ve herkes başımızın ucunda dursun da, sevmediklerimiz bizden uzak dursun. Dünya lütfen güzel bir yer olsun ve güneşi hep beraber görelim tekrardan.

Dünya, yüzü yeterince gülmemiş bütün çocuklarına kocaman bir mutluluk borcun var, benim isteğimi biliyorsun. Dünya, gül bize, hepimize.