duvara bakmayla belirmez zaman

yaşım ağaç gibi içimdeki halkalarda saklı değil

değil karanlıkta beyazlayan saçlarımda

ve kopuk hatıralarla dolu hayat kumbaramda

bilirim, eskittiğim düşünce kadar kalabalık pastamdaki mumlar

suçluysam küçüğüm, haklıysam büyük


duvara bakan suçludur, duvar olan haklı

hakkım var suçlu gözlerle kendime bakmaya

çünkü karanlığa nazarımla kapılar karalarım

eşiğinden geçmez bedenim, ruhum çoktan firarda

bir deprem başlar içimde

-dengem depremdir benim-

yıkılır kendimle aramdaki duvar

altında tuğla taşıyan dost bildiğim karıncalar


ben, benimle aramdaki ve şu baktığım duvar 

yıkıldı zamanla -ki belirmez zaman-

gezdiğim her yer enkaz

gördüğüm yüzler, gökyüzü biraz

henüz elim değmediğinden bulutlara

ve gökkuşağının şairi de ben değilim

değilim mavinin yükü, maviye kırbaç

kan yeşile, ölüm zamana muhtaç


ben, benimle aramdaki ve şu baktığım

yine dört duvar ettik dünyayı