Bütün insanlar birleşin ve hep birlikte gülelim . Bakın ne kadar da gülünç duruma düşüyorlar sizlerin karşısında. Çekinmeyin. Hiç utanmayın. Zaten utanma duygunuz insanlığınızla beraber kollarınızda can verdi. Hep beraber ellerinizi göğe açıp dualar, törenler eşliğinde uğurladınız. O günden sonra kötülük dünyayı teslim aldı. Bizler de utanç duygumuzu sizlere göstermekten utandık. Bütün namussuz, içtensiz, samimiyetsiz duyguların sahnelendiği o tiyatroda sizlerle beraber en iyisini ortaya koymaktan çekinmedik. Sizlerin içinde, sizlere benzemeyen her şeyi yok ettiniz. Utançsızlığınız ve kavgalarınızla, sizleri birer canavar yapan bütün duygulara karşı sonsuz bir sevgi beslediniz. Sizin içinizde iyiye, aydınlığa ve ışığa yer yoktu. Bütün aydınlığı içinizdeki karanlıkla boğdunuz. Siz, sizden olmayan her samimi, her içten gülüşü kapı dışarı ettiniz. Şimdi bu utanç sahnesinde el ele tutuşup, sizi asla duymayan yine de her sözünüzü içtenmiş gibi karşılayıp alkışlayan bu kalabalığı selamlayın. Ve onlara şunları söyleyin; Sevgili insan, her birinizi kendimize benzetmekten, kavgalarımıza, gürültülerimize sizleri de alet etmekten mutluluk duyuyoruz. Ant olsun ki daha karanlık bir dünya yaratmadan, sizleri sevgiden yoksun ve daha merhametsiz, efendisine daha fazla hizmet eden ve bundan övünen bir toplum yaratmadan evlerimize dönmeyeceğiz. Bizim ayaklarımız altında ezilmeye ve bizi bu yolda, bu utanç sahnesinde desteklemeye devam ediniz…
Önce bir şey anlamayan insan, ayağa kalktı ve boş bakışlarla bir süre etrafı seyretti. Kalabalığın en arkasından bir alkış sesi yükseldi. Bunu gören insan, kendini buna da kaptırmaktan alıkoyamadı. Ve tıpkı insanlık gibi “anlamak” kavramı da anlamını kaybetmişti…