Anlatmak istersin içindekileri ama iki engel vardır: Birincisi; anlatmak istediklerini, hislerini bile bilmezsin. Düşündüğün şeyleri gerçekten mi düşünüyorsun yoksa düzene uyman gerektiği için mi bu yönde olmalı? İkincisi; seni anlamazlar, saçma bulurlar içindeki kelimeleri. Oysa sen tüm duygularını ekip, sulayıp, büyütüp anlatırsın, yeşertirsin; kelimelerini cümlelere ekleyerek orman yaparsın. İşte tam bu sırada korkarsın, saklarsın ormanını ya gelirler de yakarlar, keserler diye.


Ben hislerimi ve duygularımı karıştırır olmuşum, artık zaman yüklendikçe aklıma, bedenime; varoluşumu unutur olmuşum. En saçma üzüntüyü en büyük, en büyük üzüntüyle karıştırır olmuşum. Ben kendimi unutur olmuşum, kendimden korkar. Ben artık yaşama arzusunu unutur olmuşum.