Güneşin parlaklığının ruhu ısıtmadığı bir dönemdi. Rüzgarlar soğuk esiyordu hep ve uğultusu bile üşütüyordu .Sokaklar ıssız ,ağaçlar yapraksızdı. Düşünceler yüzünden bir süre unutulmuş çay bardağı vardı yanımda, bir de takıntıların sürükleyiciliği. Havanın kötü olması iyiliğe olan inancını bir az daha sarsar insanın, umutsuzluğun ihtişamı da artar. Beklentilerin getirdiği asi özeleştiri, insafsızca yapılanından hem de, insanın tüm ruhunu titreten, önemsizliğin verdiği önemli endişe rüzgarı, tıpkı esen rüzgarlar gibi, soğuk, uğultulu. Bir kez daha unutulan soğumuş çay, düşüncenin sürükleyiciliğinden.