Duygularını kontrol edebilen insanlara imrenirim. Hatta onları kıskanıyor olmayı dahi kontrol edemiyorum. İnanmak bana onulmaz yaralar açıyor. Elimde olsa suyun aktığına, güneşin yandığına dahi inanmayacağım. Birinin bana Tanrı'ya inanıp inanmadığımı sorduğu zaman Tanrı'nın, inanmadıklarım arasında raftaki bir kitap, hatta o kitaptaki bir sayfa kadar dahi yer kaplamayacağını bilmiyordum. Hiçbir şeye inanmak istemiyorum. İstediğimi sevmek, istediğime kızmak, istediğime bağlanmak ve istediğimden istediğim zaman kopabilmek istiyorum. Bu çağın çirkin ruhlu insanları beni insan olma arzusundan alıkoyuyor. Bir kez daha çirkin ruhlu insanlar yüzünden sefer saatleri dışında, hangi otobüslerin geçtiğini dahi bilmediğim yabancı bir durakta, beni tanıyacak birini görme korkusuyla ağlamak, burun çekmek; kendime lanetler okumak istemiyorum. Artık kendimi suçlamak istemiyorum. Ne sizleri anlamak ne de sizler tarafından anlaşılmak -ki insan anlaşıldığı zaman ölü olur- istiyorum. Başkaları için kendime yaşattıklarımın kendi nezdimde affı yok. Daha fazla hatırlamak ya da hatırlanmak istemiyorum.


Dünyadan çok daha uzak bir yerde yeniden başlamak istiyorum. Kurtulmak istiyorum: En başta zihnimden, sonra sırasıyla herkesten.