Artık yazdığım yazıları kaybedilmiş veya sanki zamanında hiç sahip olmadığım hissizlik ile yazıyorum. Sanki hissiz doğmuşum gibi. Her cümlem seni, beni ve herkesi anlatıyor. Herkes kaçıyor; aynı şeyleri, sorunları, duyguları yaşıyor ama buna rağmen hâlâ birbirlerine güvensizlik aşılıyor. Ama korkun, çok korkun. Çünkü telefondan değersizlik ve güvensizlik bulaşıyor. Bir insanı en çok ölüm yıkabilirken bu ikisi ölümü arzulama isteğine fazlasıyla yetiyor. Yazmak istemiyorum, düşündükçe çıldırıyorum, akıl sağlığımı korumak için her gün kağıtlara kusuyorum. Her hafta yazıp kendimi deşarj ediyorum. Her hafta hatta her gün, her yazımda daha fazla zehir kusuyorum. Artık başlık bulamıyorum. Her şeye sahiptim. Aslında her şeye sahipmişim. Şimdi yarısı olmayan elma gibiyim, yavaş yavaş çürüyorum.