Bazı insanlar çok düzenlidir. Her zaman herşeyleri yerli yerindedir, evleri çiçek gibidir. Bunlar bireysel, günlük yaşam düzenlilikleridir. İnsanı felsefi, dini, sosyolojik olarak ele aldığımızda da hep bir düzen peşinde koştuğunu görürüz. İnsan nasıl ki gündelik yaşamını düzenler, toplumu da belli bir düzende görmeyi ister ve bunun için çabalar.


Melih Cevdet Anday'ın sevdiğim bir şiiri var :


Bayılırım şu düzenli dünyaya

Kışı yazı

Baharı güzü

Gecesi gündüzü sırayla


Bu evrenin düzeninin yasaları olduğu, sıradan bir insanın da, bilimadamının da gözlemleyebildiği düzenlilikler olduğunu söyleyebiliriz. Düzen tutkunu insan Tanrı ya da doğa yasaları dediğimiz yasaları araştırarak düzeni anlamaya çalışmaktadır.


Aynısı toplumsal yapı içinde geçerlidir. Toplumsal yapılar, evrensel insan ve toplum yasaları araştırılmaktadır. Toplumlar da aynı insan gibi doğar, büyür, gelişir ve sona erer. Bu aşamalarda hep bir düzen arayışı olur.


Ben çok düzenli biri değilim. Ama düzeni severim. Günlük yaşamımda bir düzen tutturdum, sürdürmeye çalışıyorum. Düzeni severim ve ülkemin düzeninden de memnunum: Bir Cumhuriyet ve laik, sosyal, hukuk devleti. Aksaklıklar elbette vardır, hep daha iyiye diye inanıyorum. Devletsiz, düzensiz yapamayız. İlber Ortaylı'nın bir sözü var, "2 Türk bir araya gelse örgüt, 3 Türk biraraya gelse devlet kurar " diye.


Ama iş dünya düzenine gelince bir çıkmaza saplanıyoruz. Silahlı çatışmalar, ekonomik savaşlar sürüyor.


Cumhurbaşkanımızın "dünya 5ten büyüktür" söylemini önemsiyorum. Dediği gibi BM reforme edilmelidir.


Aradığımız, dilediğimiz düzende olamazsak ütopik düşüncelere bağlanıyoruz. Ben de barış ve huzur içinde müreffeh eşitlikçi bir dünya düzeni düşlüyorum. Geleceğe barışı miras bırakmak ütopya olmamalı.


Ayrıca düzenli gelir kişiyi belirsizliklerden korur. Bir gün asgari vatandaşlık maaşı da gündeme gelecektir. Toplumsal adalet bunu gerektirir ve bu da ütopya olmamalı.