Aşırı edebi şeyler yazmak geliyor içimden; artık duymadığım şarkıları, kaybettiğim hisleri, içimde ölen arzuları yazabilmek için. Beynime yetişemeyen bu satırlar su serpiyor yana yana alevini kaybetmiş içimdeki közlere. Yangınken de laf ettiğim bu közler neden şimdi tekrardan alevlenmek istiyor? Neden halen bu denli dönüyorum geçmişteki kendime? Neden halen onunla sohbet etmek istiyorum, neden onu çağırıyorum ilk inci tanesinde?


Duyduğum şarkılar vardı eskiden. Bir tempo tutarlardı hayatıma. Onlarla düşünmeyi severdim, beynimin içinde insanlarla sohbet ederken eşlik ederlerdi asla söyleyip duyamayacağım o sözlere. Şimdi duyamıyorum bazılarını, terk etmiş gibiler.


Sözlerim vardı, her şeyi taşırlardı. Yük olmazlardı, sayfalara tünerlerdi. Orada, yeni harfler oluştururlardı sayfaların dünyasında. Benim payıma düşen düşünmek olurdu. Döner dururlardı beynimde, kalemin payına düşen sarhoşluk olurdu; kendinden geçmişçesine, geçmek istercesine. Sayfalardan taşardı kelimeler, cümlelerin payına düşen sığışmak olurdu.


04.01.2020