Adliye koridorlarında neden cam önü çiçeklerine rastlamayız, solumaktayız o ekşimsi çürümüşlük kokusunu duvarların.

Umudu katletme gayesiyle hüküm vericiler az sonra tutsak edecekken bedenleri, tarihin tekerrürlüğü gelir akıllara.


Tüm bunlar bir kenara;

9. ayın 9. günü saat 9’da sigaralarını yakar eş zamanlı düşünürler havayı kirletme pahasına da olsa (4 duvar arası da dahildir buna).

İllegalitesi de vardır bu buluşmaların, söyleşmelerin, düşüncelerin,

Devletin çok da umrunda olmaması gerekirken  bir kıvılcımla yok olan mumdan askerler diktiler meydanlara,

Oysa biliyoruz ki korku imparatorlukları mecburdur yıkılmaya.


‘Açlıktan onurunu yer miydi insan?’ ya da ‘Açlığın onuru olur muydu?’ soruları dolaşıyorsa şayet ortalıkta sistemsel bir muhalefet vardır orada.


Dallarına vurmuş olsa da hazan, 

Ömründe bir kez açan çiçeğin sabrıyla demlenmeye bırakanlar kendilerini,

Onlar kazanacak olanlardır elbet.