Sendeleyerek yürümek, taşlık bir yolda. Tam da hayat artık düzlük sandığında. Attığım adımlar yüreğimi sızlatıyor son zamanlarda. Tüm sapakları kaçırmıştım, geriye dönecek tek bir yol bulamamıştım ama ben o kaybolduğum yollara varana kadar evimi sırtımda taşımıştım. İnsan teslim etmemeli ki, güvenip de koymamalı işte evini öyle ortalık yere. Şimdi yokuş aşağı kontrolsüz bir yuvarlanma içindeyim ve evimin bir daha ulaşamayacağım kadar geride kaldığını fark ettim. Bu yolda yanımda sandığım evin bahçesinden tüm çiçeklerime ateş sıçradı, bana elinde suyla gelen hiç olmadı. Gittikçe kayboluyorum ben bu gecenin karanlığında, yıldızları saydığım kadar yakınım yok olmaya. Yalnızlığı sakladım avuçlarımda, sıkı sıkı tutabileceğim bir o kaldı. Onu da bırakırsam kaybolan bir uçurtmanın rüzgarda kopan ipi olacak gibiyim. Savrulacak ve sonunda asılı kalacak gibi. Artık yüksek bir binadan düşmüş gibi sızlamıyor yüreğim, artık sallanıyor gibi. Rüzgar estikçe sağa sola savrulup gittikçe daha çok hasar alıyor gibi.
Ben artık düzlükteyim sanmıştım, ben artık bu yokuşlar beni yara bere içinde bıraka bıraka sürüklemez sanmıştım. Tek bir darbe ve bitiş, kendimi yere sermem bu kadar basitmiş.