e harfine yaslanmış uyuyan o çocuk benim

benim çillenmiş denizi ayağına getiren

susuyorsam düşüyorsam kalkamıyorsam

e harfinin açtığı oyuktan kan geldiğidir.


sessiz harflerin çığlığı döner saçlarından

gün görmüş genç annelerin çelişkisi

belki gün döner yeniden göverir sabah

sen dönersin sonra koynunda yıldızlar.


rengi solmuş mintan utangaçlığı yürüyüşünde

incinmesin diye karanfil, göğsünde soluduğu  

üç yudumda içilmiş bir ömür, her sabah tekrar

rüyalar terk ediyor, pervazda uyuyan baharı.


adresleri unuttuk ilkin seslerimizi ve 

sessizliği dolduran savrulmalar, kayboluşlar

un ufak olması yüzlerimizin gün be gün

adımıza yazılı mezar taşlarının selamında.


gülün rayihasını dağıtır ellerin fersah fersah

dağlar diz çökmüştür sayha sayha kıyamet

mecali kesilmiş dizlerimiz ve umutlarımızla

gidilecek rahı yoktur yoldaşlığımızın.


ayakkaplarını bağlamayı öğrenen son havari

son tay sarp yokuşta nefesi kesilen 

yalınayak umuda seyirten yorgun bahadır

ayazmaya yetişemeyen o son yolcu.


zarif kavuşmalar arıyorum, incinmemiş 

ve latif suskunluklar kalbe murabıt.

gençliğimi unutuyorum çocukluğumu

unutulmuyor gözlerin ve döşte bıçak yarası 


zülüflerin geceye karışıyor ipek ve müselsel

kesişmiyor yolumuz birbirine dönük iki yüz

iki yüz yıldır aradığım menekşe kokusu sen

kandil buhuru sen yağmur sonrası ıslaklığı.