İşit, kulağın bizde olsun. Biz evde olalım, hani kapısını aşındırmaya üşendiğimiz mekânda. Getir dizini, çök. Susalım. Hamuşanı taklit edelim. Amma utanırım başımı kaldırmaya, onun için ısrar, teklif, öneri, salık olmasın; söyle bilsinler ki demesinler. Sonra geç oluyor. Sen ne söz etmiştin, biz nasıl sözleşmiştik? Güzel sözleştik biz. Un ufak olma pahasına fakat mektuplar biriktirip içimizde onları Allah'a okumaya dair bir şeylerdi bunlar. Okunur şeyler değil, bir ümmi isen de ancak gözlerin okur bizi. O sonbaharın yegâne rengine çeken gözlerin. Gözlerin bir şeylere çekmez sadece kalkar bir de bir şeyler çeker mıknatısmış gibi. Der ki gönlün gönlüme, yürü gel. Ya demeyecekti ya da diyecekti. O söylemeyi seçip bir hacıyatmaz kıldı bizi âlemde, evlerin ahşaplarında soluklanmaya müsaade edecek kadar da nazikti. Naziksiniz, güzelsibiz, hansınız. Buyruğunuza alıverin bizi. Karar verdim, hüzünsüz bir gönül eşlikçim olacağına Mecnun, Ferhat, Şirin, Leyla, Zülfüsiyah kovalasın bizi. Timur ordularını çeksin de bizim sokağa evden çıkartmaz olsun bizi hü.süz bir yürekle dolaşırsak dışarıda. Yağan yağmurlar bir anda sel olsun da alıp götürsün bizi sana, seni unutursak eğer. Yağsın, işlesin bileklerime hatta parmaklarıma bilhassa uçlarına, bizi siyahın yoluna itekleyen hamlelere karşı. Bir çoban kızısın sen, bozkırın çocuğusun; o hâlde gel öteki elma yarısını al eline ve ek bozkıra. Çiçekler açtırarak ve elma ağacı çıkartıracak dualar et. İftara dair dualar et efendimhanım.
~