Herkese merhabalar. Çoğu zaman kitaplarındaki karakterlere yahut yaşamlara odaklandığımız yazarların da ilginç yönleri olabiliyor. Bu yazıda yazarlara olan hayranlığımızın yanında şaşırma duygusunu da tadacağımız edebiyat dünyasının arka bahçesinden bilgiler toparladım. Keyifli okumalar.



1) Çoğumuzun "Otomatik Portakal" kitabıyla tanıdığı Anthony Burgess'in eşi kanser hastalığına yakalanmış. Burgess de aslında bu kitabını geçimlerini sağlamak için yazmış. Fakat daha sonra tanının yanlış konulduğu öğrenilmiş.

Bu roman filme de uyarlanmıştır ve yönetmeni Stanley Kubrick'tir.


2) Aldous Huxley, "Cesur Yeni Dünya" kitabının adını Shakespeare’in "Fırtına" isimli eserinden esinlenerek koymuş.


3) Shakespeare’in kıtlık zamanlarında tefecilik ve tahıl ticareti yaptığı, aynı zamanda da vergi kaçırdığı söyleniyor. Ayrıca dikkat çeken diğer bir yanı ise eserlerinde toplam 13 yerde intihar sahnesinin gerçekleşmesidir. Ayrıca Shakespeare’in hayranı olan bir adam, yazarın eserlerinde geçen tüm kuşları New York’a toplamış. Shakespeare sığırcıkların, tarlakuşlarının ve ardıçların New York’ta olmasını istediğinden, tüm bu kuşlar hayranı tarafından buraya getirilmiş. Bir dönem hayvanat bahçesinde korunan kuşlar zamanla çoğalmış ve 1960 yılında bir uçağın düşmesine yol açarak 62 kişinin ölmesine neden olmuş.


4) Yine Oğuz Atay; Türk edebiyatının ölümsüz eserlerinden biri olan "Tutunamayanlar"ı Yusuf Atılgan’ın "Aylak Adam" eserinin bir bölümünden etkilenerek yazmıştır. Gençlik yıllarında karikatür çizen ve mizah yönü güçlü olan Atay, ölümün onu banyoda yakaladığı gün dışarıdan seslenenlere "sevinmeyin daha ölmedim" demiş. Orada olanları güldüren bu söz yazarın son sözleri olmuş.


5) Dünya edebiyatının önde gelen yazarlarından Balzac günlük ortalama 50 fincan kahve içiyormuş. Kahve yapacak birisi yoksa da kahve çekirdeklerini çiğnermiş.


6) Jane Austen hayatı boyunca hiç evlenmemiştir. Fakat romanlarında kadın karakterlerin başını bağlamıştır. Bekar kızları evlendirme merakını ise ailesinin görmemesini istermiş ve eğer yazarken aile üyelerinden biri yanına yaklaşırsa yazdıklarını saklarmış.


7) Shakespeare’in tefeciliğinden sonra şüphesiz en ilginç bilgilerden biri de Ernest Hemingway’in aslında bir ajan olmasıdır. Kod adı ise "Agent Argo"ymuş.


8) Herbert George Wells, "Özgür Bırakılan Dünya" isimli kitabında o dönemde henüz atom bombası icat edilmemesine rağmen atam bombasını öngörmüştür.


9) Victor Hugo "Sefiller"in üzerinde tam 17 yıl çalışmıştır.


10) Yine Goethe; "Faust"u 60 yılda tamamlamıştır.


11) Cemil Meriç hayatının ilerleyen dönemlerinde görme yetisini kaybetmesine rağmen okumaktan ve yazmaktan vazgeçmemiştir ve devam etmiştir.


12) Orhan Veli Kanık ne yazık ki çukura düşmüş ve beyin kanaması geçirmiştir. Ancak bunun farkına varamadığı için iki gün sonra hastaneye kaldırılmış ve vefat etmiştir.


13) Stephan King ise 13 sayısından korkuyormuş. Triskaidekafobi isimli bu hastalıktan dolayı yazarken 13 ya da 13’ün katı olan bir sayfaya geldiğinde asla durmazmış ve güvenli bir sayıya kadar yazmaya devam edermiş. Yine rakamları toplamı 13 yapan hiçbir sayfada okumayı bırakmazmış.


14) Edebiyatta kadının yerini "Hayal edildiğinde çok önemli, pratikte ise tamamen önemsiz." sözleriyle ifade eden Virginia Woolf romanlarının çoğunu ayakta yazarmış.


15) Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirlerindeki karamsarlık, yalnızlık gibi duyguların nedeni kendisinin çirkin olduğunu düşünmesi ve içine kapanması yüzündenmiş. Tüm arkadaşlarına mektup gelmesine rağmen bir tek ona gelmezmiş. Cahit Sıtkı da kendine mektup yazarmış ve postadan alınca birinden gelmiş gibi sevinirmiş.


16) Ulysses’in yazarı James Joyce büyük mavi kalemi ve beyaz elbiseleriyle yüzüstü uzanarak yazmayı seviyormuş. Bu eşyalardan biri eksikse yazı yazamazmış.


17) Gabriel Garcia Marquez "Yüzyıllık Yalnızlık" adlı eserini 18 ay boyunca bir odaya kapanarak yazmış ve bu kült romanın film olarak uyarlanmasına izin vermemiş.


18) Hüseyin Rahmi Gürpınar temizlik hastası olduğu için mikrop kaparım endişesiyle eldivenleri olmadan sokağa adım atmazmış ve dört mevsim eldiven takarmış. Ayrıca boş vakitlerinde de örgü örermiş. Bu hobisi için Avrupa’dan örgü modelleri getirtirmiş.


19) Victor Hugo bir gün kendi evinin duvarına işerken başka biri onu "Aşağılık ihtiyar ne yaptığını sanıyorsun? Orası Victor Hugo’nun bahçe duvarı." şeklinde uyarmıştır. Yanı sıra Hugo, 14 yaşında bir parça ekmek çaldığı için altı ay hapis yatmış.


20) Murasaki Shikibu tarafından tahminen 1007 yılında yazılan "Genji’nin Hikayesi" dünyanın ilk romanıdır.


21) Albert Camus gençliğinde futbolcuymuş. Ancak fakir bir aileden geldiği için ayakkabısı eskimesin diye kaleci olmuş. Sigara çok içen Camus, çok sevdiği sigarasının adını kedisine vermiş.


22) John Steinbeck’in dünyaca ünlü romanı "Fareler ve İnsanlar"ın orijinal taslağını köpeği yemiş.


23) Ersin Tezcan’ın 1997 yazdığı "E’siz Potkal" isimli kitabında hiç "e" harfi kullanmamış. Daha da ilginci ise kitap o yıl "E Yayınları" tarafından basılmış.


24) Ünlü Kırgız Yazar Cengiz Aytmatov’un kağıda alerjisi varmış.


25) Jack London alkole beş yaşında başlamış. Çok fazla içtiği için başından birçok kaza geçmiş.


26) Daniel Defoe tarafından yazılan "Robinson Crusoe", İngilizce olarak yazılan ilk romandır.


27) Alice Harikalar Diyarında kitabı, kitapta konuşan hayvanlar gerekçe gösterilerek Çin’de yasaklanmıştır.


28) "Fahrenheit 451" eseri için isim düşünen Bradbury Los Angeles İtfaiye Teşkilatı’nı aramış ve kağıdın kaç derecede yandığını sormuştur. Aldığı cevap ise distopik eserin ismi olmuştur.


29) Rus edebiyatının başarılı isimlerinden Aleksandr Puşkin, yurtdışında yalnızca Türkiye’ye gelmiştir. Osmanlı döneminde katıldığı Rus ordusu ile Erzurum’a gelmiş ve burada geçirdiği günleri "Erzurum Yolculuğu" adlı kitabında anlatmıştır.


30) Agatha Christie'nin disgrafi denilen yazı yazmakta zorlanılan öğrenme güçlüğü varmış. Bundan dolayı kitaplarını dikte ettirerek yazıyormuş.


31) Edebiyatımızın en önemli şairlerinden Nazım Hikmet genellikle beyaz pantolon giyermiş. İlham geldiğinde bunları hemen beyaz pantolonuna not alırmış.


32) Sabahattin Ali’nin ise diksiyon takıntısı varmış. Birisi kelimeleri yanlış şekilde kullanınca hemen düzeltme isteği duyarmış. Bu huyunu arkadaşlarına "Bu yüzden Aliye Hanım bana fena içerliyor. Karı koca ağız tadıyla kavga edemiyoruz. Kavganın en can alacak yerinde tutup diksiyon yanlışlarını düzeltiyorum." sözleriyle anlatmış.


Peki size en garip gelen özellik neydi?


Not: Yukarıdaki bilgilerin bazılarının kesinliği tartışılmaktadır.




Hazırlayan: Ayşenur Akkuş