yoktular sevdim zaten hayaldiler

nefesi kesilen ninniydiler 

bütün bütün yarattığım mahzenlerde 

yüreğimi sevgileriyle kirlettiler 

ve onlar kim bu satırlarda bilmiyorum

ruhuma yabancı dillerini tanımıyorum 

düşlerime bulaşan emellerini idam ettim 

yola düştüm gurbet kuşları zihnime uçuşuyor 

kendimi bir güvertede buluyorum

denizler dolusu kahrım 

Edip Cansever'i arıyorum 

Masasında buluyorum 

hani şu her şeyi sığdırdığı masasında 

ömrümü de sığdırdım kağıttan gemilerimle 

sandalyenin tıkırdayan ayağına da 

müsveddelerimi iliştiriverdim 

kağıttan gemilerim biranın dökülüşünde yüzdü 

biranın dökülüşünde Tanrı’nın elleri vardı 

kirpiklerimde hükmünden dökülen şelale 

dilimde ölümün kefenini diktim 

Öyle ya yaşamak sürgün sen gideli 

içimde mezarlardan bir gökyüzü inşa ettim

gelemedikçe sana 

mezarlar mezarlar altında kaldım 

eksik şiirlerin darağacında 

acıya mahkûm gülümsemek