buna da mı alıştınız ey çukur gözlerim

sevdiğim herkesin bir yana dağılmasına dahi

üstelik günden güne erirken

insanlığımızı yitirmişken

bunca şeyin ardından altında hala bir kelebek uçsa gülümseyen dudaklarım

buna da mı eyvallahınız vardı ey kulaklarım

çığlıklar sağır ederken diğer tüm herkesi

duymaz mı oldunuz bir kedinin miyavlamasını

yapayalnız bir gecede sürünürken gençliğimiz

siz ey devlet büyükleri

bizleri hiç mi görmediniz

kalbim ve aklım arasındaki arafta savrulurken

siz de mi beni duymamayı tercih ettiniz

ey elimden düşürmediğim dert ortağım kalemim

sen de mi yazmaz oldun da bunca kağıtların arasında nefessiz kaldım ben

kainata sesleniş veya bütünüyle bir serzeniş değil bu

ben sevdiklerimi gözümün önünde erirken hiçbir şey yapamadığım ellerimle, tek kelime dökemediğim dudaklarımla dargınım

Peki siz hiç mi anlamadınız bunca kırık kalbi ey sevdiklerim...