Ülkemizde yıllardır en çabuk değişen en hızlı göz ardı edilen şey her zaman eğitim olmuştur. Kurulan hükümetlerden bağımsız bir şekilde her gelen Milli Eğitim Bakanı sözde eğitim reformu adı altında bazı değişiklikler yaptı. Bu değişiklikleri şu an 18-25 yaş arası genç nüfus daha iyi biliyor çünkü her dönem reform adı altında sadece sınav isimleri değişerek bu genç nüfusa adeta kabus yaşatıldı. 

  Ben de bu genç nüfustan biriyim. Size sadece benim dönemimde olan değişiklilerden bahsedeyim. 2006-2007 eğitim öğretim yılında 1. Sınıfa başladım. Okula başladığım yılda tam gün eğitim modeli kullanılıyordu. Sabah 8’de okula gidip 15.00 -15.30 civarı okuldan çıkıyorduk. Daha sonra bir bakanımız bu sistemin saçma olduğunu belirtip yarım gün eğitim modeline geçti. Yani bilinen adıyla sabahçı öğlenci sistemi. O dönem ilköğretim okulunda eğitim aldım. Daha sonra ilkokul ve ortaokul olarak ikiye ayrıldı. 4+4+4 sistemine geçiş yapılıp 12 yıl zorunlu olarak eğitim şartı getirildi. Lise sınavına gireceğim yıl ilk olarak SBS adı verilen sınavın olacağı söylendi fakat sistem değişti ve TEOG adı verilen bir sınavla liseye yerleştim. Daha sonra üniversite sınavlarına çalışmak için sözde kapatılmış olan dershaneye gitmeye başladım. YGS-LYS sınavlarına gireceğimi zannediyordum. Sistem değişti. YKS sınavına girdim. Şu kısacık eğitim hayatımda aslında eğitim sistemimizde yapılan reformların neler olduğunu anlattım. Demek ki reform, yenilik sadece yeni üç harfli kısaltmalarmış. 

Peki kardeşim bunu herkes biliyor nasıl düzelecek bu iş derseniz emin olun benim bunlardan daha mantıklı bir eğitim sistemi modelim var. Sizlere madde madde anlatmak istiyorum. 

i. İlk olarak eğitim sisteminin vazgeçilmezi olan öğretmenlik kurumunu düzelterek işe başlamak gerektiğine inanıyorum.

Bunun için öncelikle yıllardır eğitim veren artık tek amacı emekliliğe kadar çalışayım da maaşım azalmasın düşüncesiyle hareket eden öğretmenlerimizi emekliliğe ikna etmek. Bu sorunun çözümü çok basit. Sorunun çözümünde yatan asıl sebep olan öğretmen emekli maşalarında iyileştirme yapmak.

Sonra genç öğretmenlerimiz desteklemek ve öğretmenlik mesleğini gereçten cazip hala getirmek. Bu da,

a. Öğretmenlik mesleğinin şu anki uygulanan üniversite sınav sisteminde sıralamasının ilk 10.000’e kadar indirmek. Çünkü gerçekten bizi yetiştiren insanların bizden daha başarılı olması gerekiyor.

b. Öğretmenlik maaşlarını ciddi oranda artırmak. En yüksek memur maaşını öğretmene vermek,

c. Öğretmenlik eğitimine psikolojik eğitimi uyarlamak,

d. Farklı bölüm okuyup öğretmen olma imkânı veren formasyonu kaldırmak.


ii. Fazla sayıda ve gereksiz üniversite yapılaşmasını kaldırmak.


Ülkemizde son resmi verilere göre 131 tane devlet üniversitesi bulunmaktadır. Gelişmişlik düzeyimizi üniversite mezunu sayısı göstermez. Etrafınıza bir bakın ve gerçekten kaç tane üniversite mezunu işsiz var araştırın. Daha akılcı bir üniversite yapılaşma sitemine gitmemiz gerektiğini düşünüyorum. 


iii. Meslek liselerini aktif hale getirmek 


Şu an meslek lisesi eğitim modeli kullanılıyor ama bence yanlış kullanıldığı herkes tarafından kabul edilmiş bir durum. Meslek liselerini kavga, gürültü mekanlarından bir an önce gerçekten zanaat öğretilen çıraklık okullarında dönüştürmeliyiz.


  Şimdi merak ediyorsunuz bu yazıyı kim yazdı ve ne bilgisi var? Açıkçası sıradan bir üniversite öğrencisiyim. Ama ülkede her sorunun temel sebebinin eğitim olduğunu bilecek kadar kafam çalışıyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu bu cennet vatanımızda biz gençler olarak emin olun bize çok iş düşüyor. En önemli olan da düşünmek. Bu eğitim reformu sadece benim kendi şahsi düşüncem ama her türlü şu anki eğitim sisteminden daha iyi olacağını düşünüyorum.