düşürüldü yine umutlarımız, yangın yeri ortalık,
içimize doğuruldu gece ve zorlandık doğrulmaya, içimize,
kırık cam parçalarından yaratılmış eşref-i mahlukâtlar gölgesinde,
kalbimiz kesik kesik geliyor akıllarımıza kanlar, kesitler içinde,
dermanla sanıyoruz ki yok daha bir işimiz,
çünkü bizim fermanımızı vermişti Ehrimen, bize bu yok mu hani şer biriktiren?
ah Ehrimen, kutsallığına diyecek yok da garezine var bize olan,
bir cumartesi çaldın canımızı, verdirdin toprağa,
yetmedi sınadın aklımızı, derin kuyulara yol aldırdın,
ah Ehrimen, bunlardan beri gözlerimizin ferlerine olan hasretiyle yaktın bizi,
gözümüz Ehrimen, görmek içindi, içini görmek içindi insanın,
ama kirli sandın bizi ve yıkanmaya zorladın kendi gözyaşlarımızla.
ağlaştık ve ağlaştık, sonra kurudu gözlerimiz bakamaz olduk aynaya,
bilirdik çünkü yoktuk artık, altındaydık her gün ayağımızın altına aldığımız toprağın,
sıktırttın kendi kafamıza Ehrimen, çalarken sen çekiştik durduk canlarımızı,
düşük yapan umutlar vardı elimizde, ölü doğarlardı,
içimizde bir dert bir sıkıntı ve üç yoksunluk havası,
ah Ehrimen eğmedik daha boynumuzu, ve ant olsun sığınmayacağız Ahura Mazda'ya!
başlamadı senin savaşın bizimle, daha görmedin filizlenlenmeyi,
ve çıkacağız içinden bizi gömdüğün kasvetin
yine aynı analar doğuracak bizi
belki o sefer olacağız mutluluktan ağlak
trenler gibi gelip geçecek savaşlar
ve zorla da olsa kabulümüzdür zayiat
ama şimdi bizi son kez dinle Ehrimen,
bir gün gelecek olmasa da asra bedel,
sarılacak boynuna, kendimize her gece maske yaptığımız on parmak,
önce insan gibi soracağız hesap, sonra zalim gibi kılacağız seni aydın.
ve sakın affetme bizi Ehrimen çünkü biz etmeyeceğiz seni af.