Mısra benim dostumdu.

O da bilmez kim olduğunu.

O bazıları sepetindeki mutluluğu serpe serpe geçerdi içimden yukarı.

Onu ben de tanımazdım ama bence güneşin güneş olduğu bir yerde yaşıyordu.

Onu hiç görmedim ama bazıları cıvıltısını duyardım.

Haneke daha içine kapanıktı.

Ama içi Babil'in Asma Bahçeleri'nden bile güzeldi.

Benim öyle içim olsa ben de kapanırdım.

Benim iki dostum vardı benim bile bilmediğim.

Onları düşününce

Köy okulunun bahçesindeki ekşi elmalar geliyor aklıma.

Ninesinin yeleği dizlerine varan bir çocuk koşuyor köyümün yokuşlarından aşağı.

Bu şairin de köyüyle ninesinden gayrı bir şeyi yoktu diyeceksiniz,

Fakat ben anlatmadıkça nereden bileceksiniz içimdeki şehir yenilgisini?

Çıplak ayaklı yetim çocuklar yeşil elma ağaçları üzerinde dans ederken bu yenilgi de ülkemindi.

Yeşil derken, elmalar da yeşil.

Biz memleketimle aynı vakit kaybettik gülümseyen çocuklarımızı.

Yani bu ülkede devlet dediğinde bağrımızda bir taş.

Birden düşündüm de devlet ekşi elma olsaydı yer miydim?

Neyse, küfür etmeyeceğim.

Bir bilinmezliğin içinde yokuş aşağı yuvarlanıp giderken ekşi elmalarla,

Ben bir de devletten habersiz çocuk yetiştireceğim.

Habersiz derken, tamamen devletsiz.

Babam da isterdi eminim öyle yetişmemizi.

Babam ha bire haberlere söven, şimdilerde de epey göbekli bir adam.

Babam durmadan söverdi

Baba derdim, sen çalıyorsun diye açılmıyor hiçbir kapı.

Bu ülkede yaşamak da küçükken dövüştürdüğümüz kavanoz böcekleri gibi

Böceklerin de o zamanlar böcek olduğu vardı.

Bence sadece nezaketten tespih böceği diyorlar da,

Benim zamanımda adı bok böceğiydi.

Ulan dövüşsünler diye kavanozda toplardık, onlar da inadına top olup yuvarlanırdı.

Yani zamanında insanoğlu gibi...

Birileri bizi birbirimize kırdırmaya çalıştıkça,

Biz de bağrı yanık kardeş türküleri söylerdik.

Bak yine konu ta nerelere geldi.

Aslında ben size dostumu anlatacaktım.

Bir memleketi, bir rengi olmayan,

Yüzünü dahi görmediğim, saçları kıvırcık mı bilmediğim,

Bana hep ağız sulandıran ekşi köy elmalarını hatırlatan dostumu.

Bizi bir kavanozda dövüştürebilirler,

Fakat söylemeliyim kardeşim, ben bir yenilgiyi daha kabul etmeyeceğim.

Yenilgi derken, söz veriyorum

seni yenmeyeceğim.