günlerce göğün yüzünü izledim
güneş açtı, sarardı, kızıllaşıp soldu gitti
sen de gitmiştin
ki sen zaten yoktun.
geriye kalan kırıntıların
kuşların gülüşmelerinde saklı
binlercesi içinden bir tanıdık gibi parıldayan ellerin
artık ellerin
bakışlarımdan titreyen yüzün
geceleri beni yalnızlığıma iten yıldızlar gibi
onlar da yoktular
onlar da dayanmıyor kire, karbondiokside
her şey bir gün yok olur değil mi?
ama yok olmak içinde barındırdığı için seni, seviyorum
karışmak istiyorum sinsice
kalbimin mi yoksa aklımın mı
dağınık, karanlık yollarından o kutlu sona
daha önce hiç tanımadığım aydınlığa
eriyip karışmak istiyorum
kalbime bir ay düşüyor
düşüşü hançer gibi
kanım akıyor
kızılcasına seni tutuyor
canım çıkıyor, çıkıp hava alıyor
durmuyor kanı ruhumun
herkes bizi seyrediyor
ama hiç gülmüyorlar
güller de gidiyor sevdiğim, sen gidiyorsun
beni yokluk çağırıyor
ki sen yoksun.