uzun, kahverengi eteğini giydi. acele etmesi gerekiyordu. yetişmesi gereken okul vardı ve okuldaki tek öğretmen kendisiydi. hangi eşarbı takmalıydı? bir süre düşündü ve bej renkli eşarbını başına geçirdi. kapının girişinde duran çantasını da alıp, koluna taktı. kapıyı açtı, aklından bir şeyler geçirip dua etti ve dışarı çıktı. şimdi evinin köşesinde duran bisikletine binmeliydi. uzun eteğiyle biraz zor geldi ama başardı. kitapları almış mıydı? evet. tuşlu telefonu unutmadı değil mi? unutmadı. çantasındaydı. ne kaldı geriye? daha müdürün yanına uğrayacaktı. müfettişlerin gelmesine de az kalmıştı.

bisikleti ağır ağır sürüyor ve rüzgârı yüzünde hissediyordu. neyse ki, kalbini rahatsız eden bir sorun yoktu. huzurluydu ya. öğretmendi, büyük şehirden zorunlu görev için köye gelmek durumunda kalmıştı. bir şekilde ihtiyaçlarını karşılıyordu. güzeldi. öğrencilerinin ailesiyle arkadaşlık etmek ona iyi geliyordu.

fakat o'nu özlemişti. 6 yıl sonra görüşebiliriz demişti... neredeydi?

onun zorunlu görevi çoktan bitmiş olmalıydı. evlenmiş miydi acaba? aramasını hâlâ bekliyordu. üniversite birinci sınıftayken tanışmasına rağmen, hâlâ bekliyordu. yıllar geçmiş, insanlar birbirlerini unutmuştu. kalbinden silemiyordu. çok denemişti. şiirler yazmıştı, hatta şiir kitabı bile vardı. sevilen bir öğretmendi. ama bir eksiklik vardı işte. evet mutluydu ama eksikti. eksikliği gidermenin bir yolu da yoktu...

okula giriş yapınca, bisikleti kenara koydu ve doğruca sınıfa gitmeye başladı. müdürün yanına dersten sonra uğrarım diye geçirdi aklından. derse girdi, öğrencileriyle şakalaştı, ders işledi ve zil çalmıştı işte. bu kısacık cümleyi yazarken bitmişti.

müdürün odasına giderken, birini gördü...

bu, o muydu gerçekten? hayır, hayır hayal olmalı. değildir ya tanımıyorum tabii ki. ah, 6 yıl geçmişti şimdiye kadar unutmuştu yüzünü.

gülümseyerek bir baş selamı verdi. elini uzattı o'na doğru:

"merhaba, kimi arıyordunuz acaba?"

"ne kadar da değişmişsin, hatırlamadın beni sanırım."

bu cümle üzerine, elleri titredi. bir şey diyemedi. bir müddet kalakaldı. ardından şu cümleleri duydu:

"kızımı bekliyordum."