Koymazsanız asla rahat hissetme yoluna giremezsiniz. Yoluna giremezsiniz diyorum çünkü çabanız size bir yer açmaya başlayacak. O yer rahatlama hissiyle dolup dolmayacak mıdır, hep boş mu kalacaktır bilinmez ancak kesin olarak bilmeniz gereken şudur ki eğer bir yer açmazsanız asla rahatlamayı alamazsınız.

Bu şu örnekle açık hale gelecektir.

Büyük bir kral hazinesinden halka altın dağıtacağının haberini duyurur. O yıl çok verimli geçmiş, bir çok sefer başarılı olmuş, pazarlar, ticaret yolları hiç boş kalmamış ve hazine taşacak hale gelmiştir. Kral da halkına ihsan etmek istemiş ve dağıtım yapacağı günü bildirmiştir. İnsanlar bulabildikleri tüm kapları toplamış hatta kaplar için çıkan büyük kavgalardan dolayı da kral ordusunu şehrin sokaklarına konumlandırmıştır. Hiç kimsenin üzülmesini istemiyordur ve bu işi en az kargaşa ile bitirmeye kararlıdır. Bildirilen gün yaklaşmış ve zavallı bir adam küçücük bir teneke parçası dışında bir kap bulamamıştır. Ne kadar bildiği tanıdığı varsa da ona kap vermeye yanaşmamıştır. Dağıtım günü geldiğinde kaplarını taşacak kadar dolduran insanların arasında küçük tenekesine sığan beş on altınla geri dönen adamı gören halk ona acımış altınlarından vermiş adamın ceplerinde hiç boş yer kalmamış ama yine de alabildiği altın sayısı yirmi otuz arasında kalmıştır. Yapacak bir şey yoktur. İnsanlar kaplarını vermeyi akıllarının ucundan dahi geçirmemiş ve o kaplara sahip oldukları için sevinç ve şükranla dolmuşlardır. Şunu çok iyi anlamışlardır taşıdıkları tüm altınlardan daha değerlidir o kaplar çünkü o kaplar olmasa asla bolluk ve bereketi alamayacaklardır.

Rahatlık için yer açmanız da bu anlatıdaki kaplar gibidir ve rahatlık hissi kapları dolduracak olan altınlardır ancak yer açmazsanız nasıl rahatlığı hayatınıza alacaksınız?

Bu bir sorundur. Günümüz insanı hayatının önem sıralamasının ne olduğu konusunda bir karmaşaya düşmüş ve bu sayılı günlerimizin ne amaçla tüketeceğimiz konusundaki sinir bozucu soruyu bir rafa kaldırıp kendisini kısa videolara, geçici ilişkilere ve sönüp giden hazların peşine bırakmıştır. Sorunun çetin ve cevapsız olması da sanki büyük bir acımasızlıktır...

Cevap arayan bizler ise elimizi taşın altına koymamız gerektiğini hissederek bu soruyu aramaya kararlıyız. Şu basit gerçeğin farkındayız eğer ki yer açmazsak hayatımızda, rahatlamayı misafir olarak çağıramayız. Derler ya evin dağınıklığında insanın ruhu sıkılıyor işte bizler de bu durumdayız...