kasıklarına indirgenmiş bir toplumun ahlakından merhaba
bu coğrafya pek ayrı sever hüzünlerin toplanmasını
nehirler akıtırlar her iki tarafından
varoluşumuzu tanımlamak için yan yana gelmemiz yetecek mi
yoksa sıfırdan bir roman mı okuyalım Dostoyevski'den
belki biraz uçurtma avlarız gözlerimizi kapattığımızda
baksana buraya, rüzgar çamaşırları dövüyor sanırsam
camı açık bırakma cereyan yapar içeride
sana sakladığım sevgimi cam kavanozlara koydum
vitrinin en üstüne yerleştirdim yanlışlıkla düşsün diye
akıl alemim pek dalgalanıyor şu sıralarda
gözlerimi kapatacak güce eriştiğimde hayalim sen oluyor
boş ver bunu bir daha yapmayalım
bu coğrafya pek bize göre değil durmayalım
yoldan geçenlere soralım Nietzsche'yi, Kant'ı tanımazlar bile
felsefi düşünüp şarap içemeyiz buralarda
buranın insanı bira içip hakeme söver
sen tut elimden as kendini gözlerime
edalı bir bayrak gibi dalgalan ömrümde
yön versin rüzgar gidişine
benim akıl alemim seni kabul ettiğinde
cenazemi fatih'ten kaldırmıştı dostlarım
kimsesizler mezarlığına gömmüşler duyduğum kadarıyla
Sensizken kimsesiz oluveriyorum bir anda
çık aklımdan n'olur şiir yazamıyorum
ellerim fazla titriyor beyaz kağıtta
çık aklımdan n'olur seni istemiyorum