Temmuz...
Temmuz kabustan terler içerisinde uyandığında saat gece ikiyi geçmişti. Odanın içi zifiri karanlık. Bir an korkar gibi oldu, gördüğü kabusun etkileri hala devam ediyordu ama tam olarak gördüğünü anımsayamıyordu. Neden bu kadar korkmuştu? Oysa karanlıktan korkmazdı, geceleri az mı mezarlığa gitmişti? Yerinden kalkmadan yatağın hemen yanında duran masanın üzerindeki sigarasını aradı, paketi açtı, içerisinden çakmakla beraber sigarayı aldı, çakmağı çakar çakmaz sanki ateşi o an keşfetmiş gibi gözleri büyüdü. Sigarasını yaktı, derin derin iki duman aldı. Her dumanda sigaranın ucundaki o küçük ateş parçası, odadaki zifiri karanlığı adeta bir ok gibi delip geçiyordu. Temmuz kesik uykulara yabancı değildi. Eskiden olsa bu kesik uykulardan şikayet ederdi, artık onlara alışmıştı. Bazı insanlar böyleydi; hayat ne verirse versin kabul eder, limonata yapma gereği duymazdı. Temmuz o an bütün limon ağaçlarını kesmek istedi. Sonra aklına bir düşünce takıldı. Ya Adem o elmayı koparmayıp ağacı kesseydi?