Biiiiiiiiiiip zzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzıt TAK TAK TAK TAK TAK TAK biiiiiiiiiiip biiiiiiiiiiiiiiiiiiiptttttttt ıııııııızzzzzzzzzzzzzııııııızzzzzzzzzttttt TAK TAK TAK
Duyduğu sesler oldukça anlamsız geliyordu kulağına. ‘Bunun yerine insanı rahatsız etmeyecek bir şeyler düşünülebilir’ diye düşündü. ‘Ya da sessizi yok muydu bu makinenin? Teknoloji daha o seviyeye gelmemiş demek ki. Ya da devlet hastanelerinde olacak değildi ya canım, özel hastanelerde olur sessizi’ diye düşündü.
Kollarını iki yana salmış gözleri tavandaki gökyüzü fotoğrafına takılmıştı. Yüzüne silinmesi güç bir gülümseme çöktü. ‘Ne iyi düşünmüşler’ diye düşündü. Burada yatarken bomboş tavana bakmak insanın canını daha fazla sıkabilirdi. Parlak gökyüzü insana bir nebze iç ferahlığı veriyordu.
‘Şerefsizler sigortamı iki aydır ödemiyormuş, inşallah hastane çıkışında sorun yaşamam’ diye düşündü sonra. Canı biraz sıkıldı. Maaşını da alamadığı geldi aklına. Kredi kartı hesap kesim tarihinin yaklaştığı da. ‘En son gittiğim düğünde taktığım takı acaba az mı oldu’, diye sordu kendine. ‘Olsa daha fazla takardım’ diye cevapladı. Bu tartışmayı yüzlerce defa yapmıştı kendisiyle. Cevabı hep aynıydı ama içi yine de huzursuzdu.
‘Düşüncelerimi ben yönetirim’ diyerek bilgisayarın başındaki kadını düşünmeye karar verdi. Sıra ona geldiğinde ‘Halis bey, Halis bey burada mı?’ diye seslenen de oydu. Sesi ince ama gürdü. Kendini duyurmayı biliyordu. Düzgün bir aksanı, kibar bir üslubu vardı. Uzun süredir birilerini çağırdığı hemen anlaşılıyordu. Fiziği güzel, ama bi tık esmer diye geçirdi içinden. Odaya girdiğinde ayaktaydı, çaktırmamaya çalışarak poposunu inceledi. Bunun boş bir çaba olduğunu da aslında biliyordu. Sonra bir anda ‘şu an erekte olmanın zamanı değil’ diye düşündü. Hiç hareket etmemesi gerektiği söylenmişti. ‘Kredi kartı borçlarım, alınacaklar listem, şortumun düğmesi metaldi, yarın sabah erken uyanacağım…’
Ertesi gününü planlamaya başladı.
Düşüncelerini kontrol edebildiğini bilmenin rahatlığı ve düşüncelerinden daha fazlası olduğunun farkında olmanın yüküyle.