Çakılların üzerinde oturuyoruz

Arkadan sarılmışım sana

Kucağımdasın

Tuzlu tuzlu öpüyorum seni 

Ve şiirler fısıldıyorum kulağına


Her mikrometre kareni hissedeyim diye 

Sıkıyorum canını acıtmadan

En kutsal metinlerde yer almalıydı 

Sana dokunmanın hissi 

Ve elbette yasaklanmalıydı 

Dokunmak o eşsiz beyazlığa 

Fikri sen olmayanın dışında


Oturmuşuz meltem rüzgarlarını karşımıza alıp

Kokusu geliyor burnumuza 

Bazı güzel yosunların 

Ve ben şiirler fısıldıyorum kulağına

Bir ara gözlerinden kurtulup ufka bakıyorum 

Deniz alabildiğince ela


Dudakların çatlamasın diye 

Tuzunu alıyorum o narin varlıkların

Unutmuşuz tüm yaşamsal ihtiyaçları

Susuzluğumuzu birbirimizle gideriyoruz


Güneş batıyor

Sen gökyüzündeki kızıllığa deliriyorsun 

Ben ise seni böyle görmeye 

Ve şiirler fısıldıyorum kulağına

Dudaklarımı dokundurarak


Çakıllar bile farkında bu ibadetin

Batmıyorlar kaba etlerimize

Yeryüzünün en sevdiğimiz yerinde 

-ki bu çakıllı bir Ege koyu idi bizim için-

Doğayla bütünleşmişiz

En becerikli ve sakin yanlarını gösteriyor bize

Derken yakamozu müjdeliyor

Her seferinde böyle büyüleyen 

Başka bir doğa olayı yoktur evrende 

Ancak senin dışında


Yakamoz uykusuna düşüyorsun kucağımda

Bilinci açık bir uykuya dalıyorum 

Senin yanında 

Bir daha hiç uyanmamayı dileyerek