"İkinci derece bir rolü asla düşünemeyeceğim için, gerçek yaşamda en arkadaki bir rolü kolaylıkla kabul edebiliyordum."

Bu benim kibrimin cümlesi. Yeraltından notlar'ın da bir cümlesi ama sıklıkla benim kibrimin ve bahanelerimin sesi. En iyi ikinci olmayı denemeyişimin açıklaması kendimce. Senelerce kılımı kıpırdatmayışımın gerekçesi.

İkincilik için başlanmaz mücadeleye tabii. Daha ilk adımını atamadan zihinini kaplayan zafer tereddüdü, ya birinci olamazsam sorusu, sorulduğu anda halat bir köprüde aşağıya bakma hatasını yaptırıyor insana. Aşağı bakmış ve düşmekten başka bir şey düşünemez olmuşsundur.

Bolca hesap kitap zihinde; Düşmek ihtimali varken adım atmaya değer mi?

Ya birinci olamazsam? İkinci olmak için mi mücadele edeceğim? Kocaman bir yenilgiyle anılmaktansa hiç göstermediğim çabanın zaferiyle oyalanmışım. Mağlubiyet ihtimaliyle zaferlerimi ertelemişim.

Şimdi hep bi yeniden var. Aşağıya bak, aşağıya takma. Elinden geleni yap.