"Ne çok yaşdönümü, krizi geçirdik hepimiz"
demişti, geceyarısı -son sigarasını söndürüp
kalkmadan: "Askerler, kötü paranın kötü
dağılımı, değer bunalımı ve bir sürü devrik
eş dost" Bütün bunlardan kopmuş bir fiesta
gibiydi şehir: Pencerenin geniş ufkundan
yaylım ateş uzanıyordu karanlığın uçlarına.
Gerçekten de bir yanlışı bir başka yanlışla
düzeltircesine, telaşla savrulmuştuk oradan
oraya: Kimi getirsek gözümüzün önüne kırık
dökük eşyaları çağrıştıracaktı. Yitirilen bunca
saf hedef, geridönüşsüz kararların yıprattığı
uykularımız. sabah uyanınca yüzümüzde patlayan
yalnızlık damarı ya da yanımızda yatan yabancının
bir akıntıda hızla uzaklaşan gövdesi: İçimizde
toplananlar çapraz sağlamada bulduğumuz şaşkın
bir eksiği kapatmaya asla yetmeyecekti.
*

Fırlayıp ayağa, gecikmiş birinin kaygılı acelesiyle
montunu geçirmişti üstüne: Biliyorduk. o ve ben:
Yoktu bekleyenimiz, beklediğimiz kimse kalmamıştı
bir tek kıvılcım belki: Beklenmedik bir değişim,
dalgın bir köşede çarpışacağımız beklenmedik bir
gölge. kökünden tutabilsek kül olacağımız sert
bir dönemeçten umduğumuz kör başlangıç.