Dünya yı ele geçirdiklerini sananlar;

Başardıkları sonsuz bozgunlukta bir yer de, asla yanmayacakları ve boğulmayacakları bir tepedeydiler. Kahkahalar için de asla ağlamayacak olmalarına kadeh kaldırıyorlardı.

Kan barajların da biriktirdikleri eziklerin ve emek yakmanın verdiği huzur ile o şişko kıçlarını işçinin ve kadınların sırtın da daha da büyütüyorlardı.

Kimsenin durduramayacağını bilmenin verdiği o uçsuz kararlılıkla diğer adımlarını bataklıkla aralarında duran o çöp yığını sokakların üzerinden yüksek tepelere doğru atıyorlardı.

Bizim yaptığımız botların için de o şirin ve eşsiz ayaklarıyla geçiyorlardı üzerimizden.

Asla duymuyorlardı bizim paslı sesimizi o jazzdan jazza koşan kirsiz kulakların da. Biz de bağırmıyorduk zaten, ne işimiz olurdu o temiz kulaklarda.

Farkında değiller di gezegenin gücünün;

Bir kaya parçası ezebilirdi başlarını,

Bi su yığını götürebilirdi bütün acımasızlıkları.

Korkuyorlardı;

O büyük karmaşıklık ve mücadelenin gücünden.

Her gün bir insanın isyanını bastırırlardı o kuvvetli cepleriyle.

Asıl korktukları ise;

Bir gün bin insanın isyanıydı.

Her an çıkabilirdi o dipsiz karanlıklardan ve aydınlıkla buluşabilirdi o sürmeli gözler.

Her çocuk ölmezdi kimisi kurtulurdu kanlı da olsa savaşlardan.

Her kadını dövemezlerdi çelikten bir göğüsle karşılaştıklarında.

Ve her yaşlı bırakmazdı savaşı, hatırlardı çocukken yediği sopayı, ağladığı dağı.

Bütün yaşlılar birleşirdi bir gün ve 500 senelik bütün acıları koyardı önlerine..

İşte o zaman dünyayı ele geçirdiklerini sananlar anlayacaktı insanın ve kavganın gücünü,

İşte o gün bir kaya parçası gibi düşeceklerdi insanlar başlarına.

İşte o gün insanlığın tüm gözyaşlarıyla boğulacaktı boyunları..

Bitmeyecek ti

Boğulmak ta yetmeyecek, ezilmekte,

Öğrenecek ti herkes;

En parlağın güneş,

En mavinin gökyüzü

Ve

En güçlünün kimse olmadığını

Hergün bileceklerdi ki

Bir gün kimsenin başaramayacağını.

Öğreneceklerdi;

Kazanmanın bir hiç

Yaşamanın en büyün sevinç olduğunu.

O gün öyle bir yer de yaşacaklardı ki;

Tüfeksiz ve oltasız.

Balıklardan aş

Keklikten su isteyecekti insan.

O gün göreceklerdi;

Sürüngenlerden farksız yürüdüklerini.

Her şey için geç olacaktı belki de

Bir gün veya bin yıl sonra farketmezdi,

Tüm insanlık kapanacaktı suyun ayaklarına.

En büyün ateşin güneş olduğunu öğrenip, utanacaklardı çıkardıkları yangınlardan.

Bütün inançsızlar toplamayacaktı hiç bir zaman ve yakmayacaklardı inananları.

Bütün inananlar öğrenecekti tek başına olduklarını.