Aynı anlamda bizim kendimize de inancımız vardır. Tüm yaşamımız boyunca değişen koşullara, fikir ve duygulara rağmen içimizde aynı kalan bir ben'in, bir özün bilincindeyizdir. «Ben kelimesinin de kendimize ilişkin tüm yargılarımızın arkasındaki işte bu özdür. Eğer kendi varlığımızın kalıcılığına inancımızı yitirirsek, özümüz hakkındaki duygumuz sarsılır. Ve bunun sonucu olarak da öz duygumuz için başkalarının onayına bağımlı kalırız. Ancak, kendine inancı olan bir kişinin, başkalarına da inancı olur, çünkü o yarın da bugünkü gibi olacağını, neler düşünüp nasıl davranacağını bilebilir. Kişinin kendine inancı, sözverebilme becerisinin bir sonucudur ve dolayısıyla da Nietszche'nin dediği gibi insan söz verebilme yetisine göre tanımlanabilir, inanç insanın varoluşunun bir koşuludur. Sevgiyle olan ilişkisi açısından bunun anlamı kişinin kendi sevgisine olan inancı, başkalarında sevgi yaratabilme ve bu sevginin geçerliliğidir.