deniz ahalisine mutlu olsunlar diye

sahilden toplar fırlatma hayalimi

küçümsediğinde kırılmıştım en çok sana

oysa asgari ücretle avrupa hayaline bile inanmıştım senin

mesela gölgeni kıskanırken benden yakın diye

bensiz gittiğin bütün yerler önemini yitirdi.

sonrası pek de önemli olmadı zaten

o dakikadan sonra intikam olarak seninle

en sevdiğin resmimizi omzundaki kolumdan kestim!

hayallerimi buzullara fırlattım bozulmasın diye

sana sen uyurken yazdığım ucu yanık mektubu

herkes uyanıkken tam yaktığım yerinden yırttım

sırf senin de canın yansın diye

en çok da kendi canımı yaktım

kahrolsun sadizm!

“özledim, gel” dediğinde gelmediğime takılma

bırak özensiz uçsun kuşlar bunlar hayatın detayı

boş ver dervişliğin şanındandır dünyaya “inanmamak”

bak üç gündür sormuyorum haplarını içtin mi

tiksinç bir hüzün var üstümde buna takıl

takıl içinden acı sızan uzaktan sakin köyler gibiyim

aynı gökyüzü altında mesafeyi reddeden şair

açıklasın bak aynı şehirde bağırsam duyarsın

lakin benim sesim kısık

açıklasın ben mi fazla büyüdüm

yoksa dünya mı fazla küçük!


Siz hiç hayallerinizi ateşe verdiniz mi?