çukurlarıma kurulur sefa otağı

içim daimi yabancı elçiliklere açık

metanetim seferlere emanet

aşam bir göçebedir benliğim

benzemez turgut'a benim arşım

uyanıksam dahi

açık kalsın kürkçü dükkanın

her bir zanaatkar

evvelinde incitir sanatını

bilirsin marşıma basılmaz

kusva senin yokuşun

halim kabahattir özrüm şiir

gıyabın da

en nihayetinde âdem

tokluğu kadardır*