Ben anlamam


Nasıl uyur insan bilirken ayak parmakları kırık bir dilenciyi

Evsizlerin üşümesi çöker üstüne taş yastıklarda

Nasıl uyur insan

Döverken çocuğunu üst katta bir anne

Tırnakları morarmış askerler koşar rüyalarına


Ben anlamam

Çünkü eşim öldüğünden beri kanepede yatıyorum

Kapının önünde kulakları kesik bir köpek

Ve her bağırdığımda kaldırıyor kulaksız kafasını

Hala duyabildiğine şaşırmıyor

Morarmış tırnaklar ve kırık parmaklarla yaşayan dilenci askerler gibi



Eşimin ruhu hâlâ yatak odasında

Ama ben

Kanepede yatıyorum

Yaylarını eskittim üç akşamdan sabaha

Gün aşırı sade maden suyu içip

Kotla giriyorum yatağa


Eşim öldüğünden beri kanepede yatıyorum

Şaraba su katıyorum

Sigarayı da yarıda atıyorum

Kulakları kesik köpeğimle

Tüm gün kafamda kuruyorum

Bir mezar taşı önünde ellerimi bağlamış duruyorum


Yorganı daha sert boğuyorum

Bir çocuğun karıncayla tanıştığı ve

İlk görüşmelerinde onu öldürdüğü gibi

öldürüyorum yorganı

Sonra kendi haline geri geliyor

Eşim geri gelmiyor

Kanepe günden güne eskiyor


Sararmış battaniyemi kafama kadar çekiyorum

Karanlıktan karanlık yaratıyorum



Ve özlüyorum suçlusu olmayı

Yoktan yere çıkardığım savaşların


Sarhoşu olmayı

Gece yarısı banliyö trenlerinin


Bir bankına çöküp dinlemeyi

Dönen kafamı

Terk edilmiş şehirlerin


Eli kolu kesik ağaçların

Bahara vereceği sürgünü beklerken öldü eşim


Çınarlar yükselecek bahçemizde cevizlerden büyük

Ben kanepede yatacağım

Ta ki kuruyana dek


Ben kanepede yatacağım

Bir topun peşinden koşup ölmeyene kadar dilenci çocuk


Gideceği tek yer

Er gazinosu olana kadar askerlerin


Ben kanepede yatacağım

Ta ki kuruyana dek cevizleri geçmiş sürgün dalları


Ben kanepede yatacağım

Ulaşana kadar eşimle bir olacağımız o yüksek bahçeye