Her geçen gün içimde büyüyen bu parazit canlı yakında tüm bedenimi kaplayacak ve beni parçalara ayıracak. Tıpkı küçük prensteki baobap ağaçlarının gezegenleri yok edişi gibi. Belki de yazar tam da bundan bahsediyordu. Fakat küçük prens bunu nasıl engelleyebilecegini biliyordu. Bense bilmiyorum.

Değiştirmediğim bir gerçek varsa bununla mücadele etmeye çalışmak boşa kürek çekmek değil midir? Gerçekliği alenen belli ve zihinsel kayıtlarda muhafaza edilen bir duruma nasil savaş açmam bekleniyor? Savaşın kazananı belli; tekrar ve tekrar ölmek mi amaç, yoksa boyun eğmez yüceliğe yediğimiz her darbede daha da kinlenmek mi?

Geçmişi istesek bile silemeyiz çünkü bugünümüz geçmişin bir sonucudur. Bize o başlangıcı her fırsatta hatırlatır. Zaman bazı şeyleri değiştirir doğru ama ana neden olduğu gibi kalır. Sizi şimdiden alıp götüren, zihninizde buruk duygular uyandıran o acı işkenceye sebep olan ana madde... Şimdinin gözlerinde yuzlesirsiniz onunla. Öfkeyle, igretiyle bazen de özlemle... Kaçmak, o gerçeği yok etmek istersiniz. Fakat geçmiş yıkılmaz tahtına kurulup, hayatınızın ipleri elinde, acizliginizle alay eder.