Selam!

Umarım buraya sonsuza kadar yazılabiliyordur. Ben eskiden buraya yazardım bir şeyler, kendi kendime böyle fotoğraflar da eklerdim. Gençtim tabii. Bu fotoğrafı atıp sanırım "Eski dostum tankla gelmiş." yazmıştım ama şimdi ise bambaşka şeyler yazacağım. Ne kadar yalnız hissettiğimi anlatamam. Bakın anlatamadım. Şaka, bugün anlatacağım, umarım birkaç duvarımı yıkarak... Sanmıyorum ama olsun. Bu öyle bir yalnızlık ki biri yanlışlıkla size çarptığında seviniyorsunuz. İstiyorum ki biri bana çarpmadığında dönüp "Pardon, size çarpmadım." desin. Her şeyden konuşabilirim, boş yaparız, güleriz ama gerçek bir şeyleri anlatabileceğim kimse yok. Bugün bu hislerden dolayı hata yapmak, yanılmak istedim. Amok Koşucusu'ndaki doktorum ben bugün. Onu okuduğumda ilkin biraz garip gelmişti bir insanın henüz yeni tanıdığı bir insandan o denli etkilenmesi, ruhunun zarar görmeye o kadar açık olması, yalnızca o kişi nedeniyle dağılmaya bu kadar müsait oluşunu anlamıyordum ama artık anlıyorum. Yalnızdı doktor. O da istiyordu birinin ona değmesini. Yakacak mıydı, yoksa iyi mi gelecekti, hiçbir önemi yoktu, sadece istiyordu ki biri değsin ona. Ruhuna dokunabilecek birinin olmadığına inanmaktansa yanılmayı istemek böyle bir şey. Biliyorum, bu hisler de eskiyecek belki ama dönüştürecek de beni. Aynaya bakıyorum bazen böyle anlarda. "Nerede hata yaptın doktor cidden ya?" diyorum, hani çabalamıştın, iyi yetiştirmiştin kendini? Niye bir şeyler yanlışmış gibi hissediyorsun? “Nerde hata yaptın doktor?” Sonra biraz katlanamıyorum bu moda, toparlanıp söyleniyorum kendi kendime: “Çözeceğim, yemin ederim çözeceğim!”. Hölderlin’in o sözü dolanıyor aklımda bazen: “Kim acısının üstüne çıkarsa o yükselecektir.” Yükseleceğim, yemin ederim yükseleceğim.


Bu arada eski dostunuzun tankla gelmesi düşününce bayağı üzücü. Birileri tankla gelebilir tabii ki ama bu lütfen eski dostlarımız olmasın ama gelirlerse de atlatırız, atarız bir fotoğraf, yazarız “Eski dostum tankla gelmiş.” diye. Sonra bunu gören insanlar da kendi eski dostlarına mesaj atar: "El alemin eski dostunun tankı var, senin geçen canın meyve suyu çekti, alamadın ya.”