şu mezarlarla aramdaki mesafe
yerin yalnız bir katı
şeytanı hayal kırıklığına uğratan
içimdeki bütün haller benim
tarihin en eski kan davası
meğerse platonik bir krizmiş
bense mezarların başında
sessizce izliyorum etrafımdakileri
bu benim sıram benim oyunum
kendi kendimi teşhir ediyorum
uzanıp yatıyorum böyle boydan boya
birkaç mezarın üstüne
ölümümü canlandırıyorum
mesela vuruyorum odağımı sağa sola
otobüse ne zaman biri binse
umarım yanıma oturmaz diyorum
yaşamın amacı var etmek ya kendini
sevmemiş olsaydı şeytan
hiç seyredebilir miydi
ademle havvanın ilk kez sevişmesini
zifiri karanlıkta ölümden korkmak
aptallık olurdu doğrusu
ama ben güneşe karşı ölmek istiyorum
alnımda bir tatlı esintiyle
bütün bu yatanların aksine
ben ölmeye hazırım
ya da yalan söylüyorum kendime
önümde bir mezar taşı
yanımda bir şeytan
ölüm kadar saf bir şey
nasıl söz geçiremez ona
ama bütün ışıkla gelenlerin kaderi
karanlığa teslim olmaktır en sonunda
karanlık sonuçta tanrıdan da eskidir