Ben dün gece eski sevgilime yazmamak için Asperox sarı güç ile 4.5 saat elektrikli ocak temizledim dememek için zor tuttum kendimi.


Dişlerimiz kırılmasın diye çiğnediğimiz sakızların falından çile çıktı bize güzelim,


Ebu Cehil'e evlatlık verdiler umutlarımızı.


Ex'e yazmamak için bitik metropol yalnızlarının şehir merkezindeki 1+1 50metrekare, aynı anda iki kişinin duşa bile giremediği evlerinde yoğun bir temizlik var.


Robot süpürgeleri kaldırılmış ortadan, şaşkın kedileri izliyor eski koltuklarının tepesinden hallerini.


Airfryer bile parçalarına ayrılıp çamaşır suyuna yatırılmış. Çamaşır makinesinde 4 saatlik beyazlar programı dönüyor. Kalktı geliyor salona doğru çamaşır makinesi.


Beraber alınmış meyve sıkacağı, üzerinde vizesiz girişli bir ülkeden fotoğraflar olan gazoz kapağı açacağı bile köpükler içinde.


Dolapta yarım şişe şeftali suyu, bir tencere sarma var. Yaşadığınız his, burnunuzdaki sızı, her an kapıdan içeri girip öldürecekmiş gibi sizi.


Ama ben görüyorum kendinizi gördüğünüzü o çitilediğiniz ocağın yansımasında.


Sallanıyor arka kollarınızdaki etleriniz, kesip koparıp lime lime etmek istediğiniz, kendinizi ne kadar azaltırsanız o kadar mutlu olacağınızı sandığınız yanılgılarınızı da görüyorum.


Çünkü insan ne kadar çok kendi olursa o kadar boka batıyor burnu.


Hayatınızda değişmeyeceğinden emin olduğunuz; yaptığınız, yapmaya bile isteye hatta listeleyerek yapmaya devam edeceğiniz tek şeyin hatalarınız olduğunu anladığınız ilk an, yine ilk kendiniz olduğunuz an değil miydi?


Hayatım, hayatlarımızda hayatımıza yol yok bizim.


Olacak gibi değil, neredeyse olacakmış gibi görünen şeyler için üzülmemek.


Ama olsun, ocak tertemiz oldu.


Vurduğumda kendimi; Google'dan nasıl yazıldığına baktığım ASPİRATÖR'ün önünde.


Yetişkin bir dallama'ya göre temiz bir ev diyecekler.